Yasakların ardından mağduriyetler.

    İbadethaneler, cemaat adı verilen inanç sahibi insanları bir arada tutarlar. Bu gibi kurumlarda yapılan tören ve ibadetler, toplu olarak aynı inanışa sahip insanları, önceden belirlenmiş kurallar ile olağan ya da olması gereken duygularını ve düşüncelerini manipüle etmeyi amaçlar. Bunda da oldukça başarılıdır.

    İbadethane cemaati olarak adlandırılan azınlık, ibadethane içerisin de verilen ve sürekli hale getirilen vaazlar ile inançsız bir dünya sistemini karşına almayı kendine vazife olarak görür. Daha sonra bu durum başka bir inanç sistemi içerisinde olanları da karşılarına alarak devam edecektir. İnancın temel dinamiklerine

    Vaazları verenler yani lider atıf edilen kişiler çok önemlidir. Sürünün dağılmaması için bu kişilere çoban adlandırılması yâda benzetmesi bunun içindir. Vaaz dinleyen bu kişilerin sayıları çok önemlidir. Çünkü sayının artması, inançlarının doğruluğuna ilişkin zihinlerinde olan tüm soru işaretlerini kaldıracaktır. Çoğunluğun inandığının yanlış olamayacağı düşüncesi inanç sahibinin zihnindeki soruları baskılayacaktır.

    Dinleyerek bilgiye ulaşma çabası eninde sonunda teslimiyet ile tamamlanacaktır. Konuşmak yerine kitle, konuşurken sarf ettiği kelime arayışına yönelik imgeleme metodu olmadığı için, biat etmenin ve kayıtsız şartsız kabul etmenin rahatlığını bulacaktır.

    Kitle için dinlemek, öğrenmek için değil, kaçış için güvenli bir liman haline gelmiştir.

    Çoğunluğun kabul ettiğinin aksini iddia edene karşı verilecek cevap yoktur. Onun yerine yok etmek için harekete geçme isteği vardır. Yok, ederek, kendi varlığını kabul ettirmek önemli hale gelecektir.

    İnanç sahibi insanlar yeniliği kolayca kabul etmezler fakat konunun ironi tarafı ise, her yeni din eskisinin yaptırımlarını revize ederek yeni kitlelere ulaşmaya çalışmıştır. Eski dinin vasıf ve yeterliliğinin sorgulanması ile yeni dini ortaya çıkması inanç sahipleri tarafından sürekli olarak göz ardı edilir. Bu durum, kavram kargaşasına sebep olması ile birlikte zamanla normalleşerek inanca esas olarak kabul edilen düşüncelerin ana nedenini oluşturur.

    İbadethaneler bu sebepten dolayı önemlidir. Vaaz veren kişinin elindeki en güçlü koz, söylediklerinin hepsinin Yaratıcının istekleri olduğudur. Toplumun görevi, Yaratıcının isteklerini yerine getirerek Dünya’ya geliş amaçlarını unutmamalarıdır.

    İbadethanelerin kapatılması kesinlikle toplumda öfkeye sebep olacaktır. Bu tarzda bir yaklaşım asla kabul edilemez. İbadethaneler kapatılamayacağı gerçeği aslında azınlıkların mağduriyetine yöneliktir. Azınlıklar ibadethanelerin kapanması için çaba sarf ederler. Ya da çeşitli algı oyunları ile toplumu bu yönde etkilerler.

    Mağduriyet çok önemli bir savunma mekanizmasıdır.

    Kapatılmış algısı yaratılan bir ibadethanenin açılması ise, açan kişiyi toplum önünde kahraman ilan edecektir.

    Bu durumda kitlenin sempati kurduğu ibadethane, binlerce insanın içinde bastırdığı özgürlük arzusunun yansıması olacaktır.

    Özgür bırakılan ibadethane değildir, bizzat toplumun kendisidir. Yıllardan bu yana inançlı kesimin yaşamlarına edilen müdahalenin rövanşıdır. Böyle düşünülmesi için her türlü çalışma yapılacaktır.

 

 Aslında müdahale kesinlikle olmamıştır, bu durum tamamıyla vaaz verenlerin kitleyi ellerinde tutmak için uydurdukları müşkül durum senaryosudur. Mağduriyet üzerinden yapılan demagoji, her daim kitleler üzerinde işe yaramıştır. Onları amaçlanan minval’de tutmayı başarmıştır.

İbadethaneye verilen özgürlük hakkı ardından kitlenin zihnini tutsaklığa götürecek adımların başlangıcı olacaktır.

 

 

 


Yorumlar