Yurtdışında araba fiyatları



 

Yurtdışında araba fiyatları ile ilgili bir video izledim. Videoyu çeken genç, iki aylık asgari ücret ile alınacağını söylüyordu. Arabaların birçoğu Türkiye’de lüks araçlar sınıfında olması, bu araçların yakıt giderlerinin yüksek olması, parçalarının pahalı olması vb. nedenleri saymaya gerek bile yok.

Türkiye’de niye bu kadar pahalı?

Hep sorguluyoruz! Binlerce cevabı yok aslında bu soruların. İthal edilen ürünlerde fiyatların yüksek olmasının ana nedenlerinden biri liranın değer kaybetmemesi ardından yerli üretimi desteklemek ve Ülkemizdeki vergi sisteminde en önemli olanın dolaylı vergilerin olması!

Bu söylediklerim ne anlama geldiğini kısaca açıklamak gerekirse;

İthal edilen ürünlerin döviz karşılığı alınması kurlarda artışa sebep oluyor, dolayısıyla ithal ürüne olan talebin azaltılması için fiyatların yükseltilmesi çözüm olarak görülüyor. Diyecekseniz ki her ithal üründe bu durum geçerlimi? Elbette hayır!

Her şeyi ithal ettiğimizi var sayarsak (ki öyle zaten) yerli üretimi tamamen bitiririz. Bunu engellemek için de ithal ürünlere ek vergiler konulabiliyor.

Dolaylı vergilerde , ötv ve kdv vb. gibi harcamalar sonucu çıkan vergiler. Bunlar toplam verginin için de en yüksek paya sahip diyebiliriz. Yani ne kadar tüketim o kadar gelir!

Amerika ya da Avrupa da özel tüketim vergisi uygulamak çok zor ama İmkânsız değil!

Mesela Avrupa ve Amerika Türkiye’den ithal edilen zeytinyağına kendi üreticisini korumak adına ilave vergi koyarak rekabet etmesini zorlaştırıyor. Bunu yapmak için de kendi çiftçisinin yanı sıra halkında da destek görüyor. Ama aynı Ülker domates de herhangi bir yaptırım uygulamıyor hatta bunun için Türkiye’ye gelerek destek dahi oluyor! Çünkü domates toprağa asit bırakan bir meyve, kendi topraklarında bunun ekiminin olmasını istemiyor. Sebebinin de toprağa ciddi anlamda zarar verdiği için olduğunu da çekinmeden dile getiriyor.

Ekonominin arz ve talebe göre işlediğini anlatmaya ve ayrıntılı açıklamaya gerek yok. Yenidünya düzeninin de arz’ın talebe göre dizayn edilmesi ile birlikte sürekli olarak talebin diri tutulması gerekiyor. Türkiye işte bu noktada talebi yaratan markaların taşeronu olmakla yetiniyor.  Katma değer üretemiyor, dolayısı ile üretirken bile dışarıya bağımlı bir üretim planlaması yapıyor. Böyle olunca da iki adım attığında rakiplerinin altı belki de yedi adım atmasına da destek oluyor.

Henry Ford fabrikasına açtıktan sonra üretim planlaması içine çalışanların boş vakitlerinde de kazandıkları parayı tekrar sisteme bırakmalarına yönelik avm’lerde inşa etmişti. Tüketim toplumu kapitalizmin beslenme kaynağı ve aynı zamanda sistemin varoluşunun yegâne sebebidir.

Şimdi gelelim asıl konuya, Türkiye’de mali hukukta vergi devletin geliri, bütçe ise gideri olarak tanımlanır.

Vergiler de ikiye ayrılır, Dolaylı vergiler ve dolaysız yani doğrudan vergiler. Ekonomik ve sosyokültürel olarak gelişmiş toplumların vergi sisteminin oranlamasına bakıldığında Doğrudan vergilerin dolaylı vergilerden daha fazla orana sahip olduğunu görürsünüz. Çünkü dolaylı vergiler (kdv-ötv vb ) vergide eşitsizliğe sebep olmakta ve eşitlik ilkesine olan güveni sarsmaktadır. Doğrudan vergiler (Gelir vergisi, Stopaj vb.) toplumun gelir seviyesine göre belirlendiği için adil bütçe sisteminin de devamlılığını sağlar.

Amerika’da video da bahsedilen araçların ucuz olmasının ana nedeni, alınan verginin düşük olması ile birlikte zenginden alınan verginin adil bir katsayı hesaplanarak bu doğrultuda alınarak bütçe olarak halka tekrar dağıtılmasından kaynaklıdır.

Vergi, her yurttaşın ödemek ile mükellefi olduğu bir zorunluluktur. Vergi daha iyi gelecek için sistemin teminatıdır.

 

 

 

Yorumlar