ABD SEÇİMLERİ NEDEN ÖNEMLİ?

          


           ABD SEÇİMLERİ NEDEN ÖNEMLİ?

1973 yılı petrol krizi dünyaya yokluğu hatırlattı. Bu tarihten sonra Kapitalizmin ağa babası olan ülkeler için ekonomik anlamda milattır. Ortadoğu daha doğru terimle petrol kaynaklarının olduğu bölgeler ve güney Amerika asla tam bağımsız hareket edemeyecektir.

Sosyal Devlet anlayışı (Keynesyen teorisi) yerine Neoliberalizm görüşü eşliğinde iktisadi anlayış hâkim olacaktır. Neoliberalizm, klasik kapitalizmin makyajlanmış halidir.

Teoriyi savunanlar göre, Devletlerin gereksiz büyümeleri yerine, özel işletmelerin büyümesi görüşü doğrudur. Bu durum Zengin kişilerin servetlerinin artmasına, Zengin olmayanların ise fakirleşmesine, bağımlı hale gelmesine sebep olmuştur.

Türkiye, doksanların sonuna kadar Keynesyen iktasadi anlayış ile Mali politikasını belirlemiştir. İşçi ve Memur maaşlarının yeterli seviyede olması, Erken emeklilik, çalışma saatleri , lojmanlar, kamu iktasadi işletmeler vb. Devletin elini her yerde hissetmiştir. Elbette bu durum aynı zamanda kurumların siyasiler için arka bahçe olmasını da sağlamıştır. Haksızlıklar, liyakat ötesi atamalar, rüşvet skandalları vb. olumsuzluklarda ardından gelmiştir.

90’ların sonunda Neoliberalizm anlayışı yeni doğan bir parti (muhafazakar-liberal)  ile sisteme entegre edilmiştir. Türkiye’nin coğrafi olarak konumu jeopolitik anlamda diğer ülkeler için çok önemlidir. Özellikle 70’ler sonrasında Ortadoğu’nun kontrol altında tutulmasına yönelik en önemli müttefiklerin başında yer almaktadır.

Etraflıca bakıldığında, Türkiye’nin yapısal reformları adı altında uygulanan politika neoliberalizm ekseninde oluşmaya başlamıştır.

Bu durum, görüldüğü üzere özel sektörün hızla büyümesini, Devletin içinde bulunduğu birçok sektörün özel sektöre devrini ve büyük zenginlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır.

Makro anlamda Neoliberal görüş doğru gibi görünse de, mikro anlamda sosyal adaletin ve sosyal Devletin bitişine neden olan en önemli unsurdur. Fakat bazı devletler bu entegrasyonu daha verimli kullanmayı başarmışlardır. Örneğin  Avrupa ülkeleri neoliberal görüşü kabul etmelerine rağmen, ana üretim kaynaklarını kontrol altında tutarak klasik Devlet anlayışını devam ettirmeyi başarmışlardır.

Türkiye bu anlamda Avrupa devletlerinin gerisinde kalmıştır. Bunun farkında olan hükümet acilen özel sektör üzerinden kaynak aktarımını yaparak güçlendirdiği sanayiler ile yapılanmaya çalışmaktadır. Elbette bu durumda özel sektör, hükümetin kendi çevresinden oluşmaktadır. Kaynak aktarımı sonucu oluşan ekonomik güç, sosyal anlamda eşitsizliklere ve belli bir kesimin zenginliğine sebep olmuştur.

Büyüme ve güçlü ekonomi tanımlamalarında Abd örneği verilir. Abd, 13 Devletten oluşan federasyondur. 13 ayrı devletin oluşturduğu siyasi harita yine bu devletlerin ortak menfaatlerinin ön plana çıkardığı yönetimi desteklemektedir. Kişilerin önemi yoktur. Tamamen Tüzel kişiler yani şirketlerin menfaatleri önemlidir. Amazon, Google, Facebook vb. onlarca şirketin kazançları her ne kadar tüzel olarak görünse de aslında işletmelerin bulunduğu coğrafi alanda yer alan Devletlerin destekleri ile elde edilen kazançlardır. Benzer durum sanayi devrimi sırasında İngiliz devleti tarafından kurulan East India Company adlı şirketin yapılanma metodu ile benzerlik taşımaktadır.

ABD, dışarıya karşı neoliberal anlayış olmasına rağmen halen içinde keynesyen metodu benzeri sistemi uygulamaktadır. Abd seçimlerinde kişilerin ön plana çıktığı gibi görünse de aslında şirketlerin ve arkasındaki Devletin olduğu seçimlerdir.

Türkiye’de Başkanlık yönetim biçimi de aslında bu yapısal reformların ilk adımları olarak değerlendirilebilir. Özel sektör de yer alan onlarca şirket Devletin gizli eli tarafından desteklenerek yurtdışın da iş yapmaktadır. Başkanlık teorisi bu anlamda önemlidir, içeride oluşan çıkar gruplarının her biri ileride farklı şekillerde ayrılıklar gösterebilecek güce ulaştığında yönetim biçimi ile sorunun çözüleceği planlanmaktadır.

Abd, Ortadoğu ve Türk kimliği ile kurulan Devletlerin kontrolünü asla kaybetmek istememektedir.  Doğal kaynaklar ile birlikte jeopolitik kaygılar da bunu göstermektedir. Bununla birlikte Avrupa’nın birlik anlayışının erimesi (bknz: Fransa’nın Akdeniz tavrı), Rusya’nın ve Çin’in olası yaptırımları vb. oldukça ciddi kaygıların oluşmasında sebep oluşturmaktadır.

Abd seçimleri bu yüzden önemlidir. Umarım Türkiye Cumhuriyeti hızlıca fabrika ayarlarına dönerek, iktisadi anlamda coğrafyamıza ve kültürümüze uygun olan politikaları uygulamak için adımını atar.

Bu yüzden seçim sonuçları, Abd’nin dış politika ekseninin değişiminin nereye doğru evirileceğinin en doğru göstergelerinden biridir.

 

 

 

 

 

 

 

 

.


Yorumlar