Hilafet ile gelen oylar konuya dahil mi?

    Geçenlerde bir gazeteye ait dergi "Hilafet İstiyoruz" diye manşet atarak Laik kesimin sinir uçları ile oynamaya çalıştı. Ondan önceki gün Ayasofya'da cuma namazı esnasında Hutbe vermek için Diyanet İşleri başkanı Ali Erbaş elinde kılıç ile minbere çıktı. Ayasofya'nın müze olmasına hitaben bu karara imza atanların lanetlendiğini söyledi.

    Aslında olan biten bir şey yok. Meselenin özünde yaşanan durumun hasbiali, iktidar partisi son dönemde çok ciddi kan kaybediyor olması ve bunu engellemeye yönelik arayışları görünüyor. Bunu da kendilerine sıkıntı yapıyorlar.  Belkide sıkıntı da değil, iktidarı kaybetmeme hırsı demek daha doğru olur.

    Tabanında yer alan Osmanlıcı ve İslam milliyetçisi kesimi ayağa kaldırarak, biraz da şov yaparak muhalefetin yanlış yapması için provokasyon amacı ile bu söylemler gündeme getiriliyor.

    Bu durumda da tek hedef gösterilecek kişi her zaman olduğu gibi ATATÜRK! Nedense toplumun büyük bir kesimin saygı duyduğu, önder olarak gördüğü, ülkenin kurucu takımının başındaki kişi olan Gazi Mustafa Kemal bu tarz siyasi olaylarda kullanılan isim! Diğer kesimin de isimleri genelde Osmanlı İmparatorluğu padişahları. Sonuçta her iki tarafın idolleri aynı kaderi paylaşıyor.

    Laiklik kavramının karşılığı nedense şeriat ve hilafet kavramları ile doldurulmaya çalışılıyor. Şeriat isteğini beyan edenler elbette olacaktır. Emin olun ki şeriat isteyenlerden çok  daha fazla insan kominizim ile yönetim istiyordur. Bu tarzda düşünen milyonlarca marjinal kesimden insan her zaman vardı ve her zaman da olacaktır.

    Benim anlamadığım konu, Atatürk'ü nefret ve kinci grupların önüne atarak buradan oy toplamaya çalışan zihniyetlerin ülke yönetimine aday olması.Gelecek ile ilgili hiç bir ümidi olmayan insanların geçmiş'den medet ummaya çalışması ve bu doğrultudan çıkış yapmak için uğraşması. Bunların tümü geçmiş ile hesaplaşma olarak değil gelecekten korkmanın kaygısından kaynaklı.

    Binlerce insanın ölümüne tanıklık etmiş birinin fikirlerini ve duruşunu eleştiren kişilerin, bir torba kömür için kırk takla atanlar olması ayrıca trajedi. Makam için yapmadığı yalakalık kalmayan, mesai ya da dava arkadaşlarının arkasından konuşan, komşusunu şikayet edip arkasından dedikodu yapan, ahlaktan bahseden ama rüşvet ve hile ile iş bitirmeye alışmış kişilerin, ülkenin kurucu beyinlerini fütursuzca eleştirmeye çalışmayı vatan sevgisi sanması ne kadar doğru sizce?

    Ülkemizde Osmanlıcılık olarak adlandırılan fakat başka kültürlerde aynı metot ile hanedanlık yapısını küçültücü ve  böylesine basitleştirilmiş tanım yoktur! Osmanlıcılık yani osmanlı hanedanlığını sevmek, özenmek vb tabirler doğal bir romantizm tanımıdır.. İnsanlar aidiyet duygularından kaynaklı hisleri ile mutlaka bir soya ait olmayı üstünlük ve gurur verici bir şey olarak görürler. Fakat bu hislerine referans noktası olarak gördüğü kimlik, bugünkü şartlarda altı boş ve sığ kalır. Çünkü Osmanlı bir hanedanlıktır. Aileye ait olanların Osmanlı sayıldığı ve içinde katı kurallar ile bezenmiş bir hiyerarşi yapıdır. Düşünün sadrazamlar Devlet-i Aliyenin sadrazamıdır. Osmanlı olduğunu asla belirtmezler. Çünkü Osmanlı olabilmek için Osmanlı soyundan gelmeniz gerekmektedir. Halk yani bugünkü koşullarda romantizmi savunan kişiler asla Osmanlı ailesine ait olmamıştır ve yalnızda teba olarak adlandırılmışlardır.  Osmanlı ailesinin yönettiği devletin adı ise Devlet-i Aliyye-i'dir.    

    Elbette bu konuda ahkam kesen ve Osmanlıcılık şiarını dillerine slogan eden bu zatı muhteremler o dönemde yaşasalardı hangi -cılık üzerinden aynı sloganları atacaklardı. Ya da atsalardı alacakları ceza ne olacaktı. Çünkü yaptıkları ve söylemleri mevcut sisteme muhalif olmaktan başka bir şey olmadığı için büyük olasılıkla o zamanki koşullarda da aynı muhalif kimlikleri ile karşı duracaklardı. Cezaları büyük ihtimal ile sizin de tahmin ettiğiniz yönde olacaktı.

    Aynı mottolar nedense Atatürkçü olduğunu söyleyenlerin de ağzında pelesenk olmuş durumdadır. Atatürkçülük, inkılapları ve devrim tarihini benimsemek ile olacağına inanmayan kişilerin anlamsız arayışlarının ürünüdür. Alkol kullanmanın yada dini değerlerin saklandığı Ahlak kurallarını hiçe saymanın Atatürkçülük olduğunu sananlar işin kolayına kaçan Osmanlıcılar gibidir aslında. 

    Ve nedense bu iki grup, çift yumurta ikizleri gibi benzerliklere sahip olmasına rağmen birbirini çekemeyen kardeşler gibi kavga halindedir. Aynı kültürün farklı varyasyonları içinde yaşamaya çalışmaktadırlar.

    Akıl ve Bilim ekseninde olmayan her görüş ne yazık ki ayrımcılık ve ötekileştirmekten başka hiç bir anlam ifade etmez.
    



Yorumlar